Çarşı, herşeye karşı...

Güneşli ama hafif serin bir gün, kapı önünde oturmuş tavla oynuyorlar Şinasi ile Cumali... Çaylar gelmiş, sohbet derinleşmiş...

Ş : Bugün de Çarşının davası var, yazık ediyorlar çocuklara...

C : Sorma yahu, terörist dediler, darbeci dediler... Çapulcu yine kibarmış bu yaftaların yanında...

Ş : O kadar hırsızın, uğursuzun yanında bu çocukların esamesi bile okunmaz ama yandaş değiller ya, özgürlük falan gibi, ikibin küsürlü yıllarda bile hala tehlikeli bulunan cümleler kurdular ya, onlardan büyük uğursuz yok şimdi...

C : Dünya kadar iş yaptı bu çocuklar halbuki, kitap yardımları, giyecek yardımları, hayvan barınakları yaptılar, kan bağışları, löseve yardımlar...

Oyunu bırakıp sohbete dalmışlardı, çaylar tazelendi, konu uzadı da uzadı... Konuştular, konuştular, bir türlü bir anlam veremediler bu çocuklara neden terörist, darbeci dendiğine dair. Tek bildikleri bu çocukların Atatürk ve cumhuriyet sevdalısı olduklarıydı... Belki de tek kabahatleri buydu...

Çarşı, yüreğimiz seninle...

Ooo Kimler Gelmiş

Hikayemizin iki kahramanı var; Şinasi Balıkçıl ve Cumali Dürbün...

Şinasi Balıkçıl, Üsküdar' da terzi, Cumali Dürbün ise süt ürünleri satan bir dükkanın sahibi, süt yoğurt ve muhteşem bir ayran satıyor...

Malum artık AVM' ler var, esnafın da işleri kesat. Bol olan boş zamanlarında özünde çok da boş olmayan sohbetler ediyorlar... Biz de kulak misafiri olalım bakalım neler konuşuyorlar ;)